Sinemasız hayat,tuzsuz popcorn gibidir...

12 Kasım 2010 Cuma

Şafak iki kerede sökecek:Twilight Saga:Breaking Dawn



Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.Finali ikiye bölmek kitabın yoğunluğu açısından doğru bir yaklaşım olsa da,rant kaygısı eleştirilerini de beraberinde getirir.Çünkü iki filmin arası tam bir seneymiş!!!Evet evet tabi ki Alacakaranlık serisinden bahsediyorum.
Twilight (Alacakaranlık) bir bomba etkisi yaptı!
New Moon(Yeni Ay) bombanın etkisiyle kulaklarımızı sağır etti adeta.Tüm ihtişamıyla konuşuldu yazıldı,çizildi.
Eclipse ( Tutulma) noluyor ya biz aşıktık,onlar aşıktı,kim kime aşık,neden dövüş sahnesi izliyoruz ... vb..vb... gibi oldu mu ne? Ama olsun biz yine de seviyoruz bu hikayeyi ...
Eee  Breaking Dawn (şafak vakti) gelecek nefesi tutuyor muyuz sizce? Alacakaranlık'tan sonra sabırsızlandığımız gibi miyiz? Yeni Ay'da Jacob'un vucudunu izleyip de Edward'ı göremeyen genç kızlarımız bile yine de Eclipse için bilet kuyruğuna girdi.Eclipse'de David Slade'e ümit bağlamış bendeniz,Chris Weitz 'den gömlek gömlek iyi bir iş çıkartmış olsa da yine de (konunun da biraz ne istedigini anlamayan herkese aşık Bella tarafına kaymasıyla tabi ki ) bu kadar ilgi toplayan bir seri için başarısız yapımlar olarak tarihe geçecekler.

Kabul edelim Meyer'in bu çok fantastik ve fantazik aşk öyküsü,(edebi anlamda da bazı yerlerde tökezliyormuş) yeni yetme Hollywood yakışıklıları sayesinde pirim üstüne pirim yapıyorrr!!!

Başta da söylediğim gibi serinin son kitabi Safak Vakti ise diger kitaplardan daha yogun olmasi sebebiyle iki bolum olarak cekiliyormuş.Birinci bolumü 18 Kasim 2011de ikinci bölümü 16 Kasım 2012'de  vizyona girecek,iki bölümün de yonetmeni ise Bill Condon.Bill Condon'u yönetmen olarak Dreamgirls'ten,senarist olarak da Chicago'dan hatırlıyabilirsiniz.Genel duruşu itibariyle iddiasız ama düzgün işler yapmayı başarmış yönetmenin serinin en son ,en ihtişamlı kısmını çekecek olması beni düşündürüyor.Fantastik vampir dünyasının doruğa çıktığı Breaking Dawn'da bu mantıksız ama sürükleyiciyi öyküyü efektler ve olağanüstü makyajlarla mı destekleyecekler yoksa işin aşk,romantizm tarafından dem vurup Vampir çiftlerimizin aşkına mı gark edecekler bizi!

DIKKAT SPOILER *** Tabi ki Jacob ve Renesmee'nin hayli değişik aşk kavramını atlamıyorum.Merak içindeyiz doğrusu!Stephenie Meyer fantastik olduğu kadar çaktırmadan da tutucu düşüncelerini zerk ettiği kitabında aşkın sınırları ve mutahasıplık arasında çizdiği çizgi,filme ne kadar yansıyacak şu an kestiremiyorum açıkçası.
Burayı biraz açalım bence.Edward'ın evlenmeden olmaz tripleri,Bella'nın olası yaratık doğuracak olmasına rağmen kürtaja asla yanaşmaması,doğan bebeklerine babaanne ve annaanne isimlerinin karışımı olan sacmasapan Renesmee ismini vermeleri,Meyer'in çok fantazik-fantastik ama bir o kadar da muhafazakar olabiliceğini gösteriyor.Bence kitaba sadık kalınması  fanatikleri memnun etmek adına iyi bir adım olacaktır.
Vampir severleri de daha tatmin edecek bir yapım bekliyorum.Volturilere karşı toplanmış çeşit çeşit vampir cinsinin tasvir edildiği sahneler başarılı oyuncu secimi ve makyaj ile görsel şölene dönüşebilir.Belki bu kadar bekleyince Aro ve Cauis Voltori de biraz görüntü olarak kemale ermiş olur.(Tabi vampirlerin yaşlanmadığını unuttuk!)***
Bol karakterli bu kitabın hangi karakterlerine son filmde şans verecekler bilmiyorum ama populer Cullen ailesi en azından Tutulma da bizlere geçmişlerinden bir şeyler paylaşmışlardı.O yüzden kurtadamlarımızdan biraz aksiyon bekliyorum.Cünkü filmin aristokrat vampirler,sokak cocugu kurtlara karşı gibi,bakış açısına bağlı,yönetmenin yönlendirmesiyle de (bkz:Chritz Weitz bunu gözümüze gözümüze sokmuştu) ırkçı kaçabilecek bir tarafı da yok değil.

Çekimleri bu sefer basına daha kapalı başlayan filmden özellikle öpüşme kareleri basına yansıdı bile,ama daha resmi poster aşamalarına gelinmedi  ve trailerler  dönmeye başlamadı.








Böyle konuştuğuma bakmayın,seriyi beğenip beğenmemem çok önemli değil,bu garip vampir filmini ben de takip ediyorum.Kalitenin düşüklüğü,daha iyisini yapabilecek durumda olmak,hikayenin elle tutulur mantıkta olmayışı falan filan...bütün bunlara rağmen Alacakaranlık serisi bir şekilde bir çekim gücü elde etti.Burda da başarılı bir durum çıkıyor ortaya.Ben zaten duyduğum vampir filmini koşa koşa izlerim.Ama seri izletmek kolay değildir.İyiydi kötüydü,makyaj felaketti,Edward silikti,Jacob çıplaktı,Bella salaktı derken 3 filmi de vizyona girer girmez izlemedik mi?Cevap hep aynı gibi geliyor:Evet izledik!

O zaman burda Alacakaranlık serisinin iyi ya da kötü olması hiç farketmiyor.Takip edilme başarısı yakalamış bir yapımdır.Fanatiklere bol sabır,malum süre uzun!










Meraklısına not:Geri dönüp bir kez daha hatırlamak isterseniz:
http://belongcinema.blogspot.com/2009/07/twilight.html

http://belongcinema.blogspot.com/2009/11/alacakaranlk-efsanesiyeni-ay-ne-efsane.html
http://belongcinema.blogspot.com/2010/07/twilight-sagaeclipse-tutulma.html

ilk üç film için naçizane,nasıl da iyimser başlamışım :)

1 Kasım 2010 Pazartesi

Last Chance Harvey



Dustin Hoffman ismi bir filmi izlemem için yeterlidir.Hiç romantik dram izleyecek durumda değildim ama Dustin Hoffman'in gözleriyle bile rol yapmasını kaçırmak hiç doğru gelmiyor insana.Bu küçük ama dev oyuncuya tüm sadeliğiyle iri yarı Emma Thompson'un eşlik etmesi başta biraz tuhaf gelebilir ama iyi şeyler yanyana hiç sakil durmuyor.

Orta yaşı geçmek üzere olan Harvey,aslında çoğu mutsuz insandan birisidir.Başarısız bir evlilik yapmış,ayrılıktan sonra eşiyle kızından başka bir ülkede günlerini geçiren,yaptığı işten hoşnut değil ve işi teknolojiye yenilmek üzere olan bir adam.Eski karısı Londra'da tekrar evlenmiş ve mutlu bir evlilik sürdürmektedir.Kızının düğün törenine davet edilen Harvey,pazartesi günkü toplantısına da yetişmek düşüncesiyle plan yaparken,hafif çaplı bir mecburi izne çıkartılacagını sezinler.Yine de Londra'ya uçan bu yanlız adam,düğün kutlamalarında tam bir "ikinci sınıf baba"konumuna düşecektir.

Şimdi Harvey'i bir kenara bırakıp,Kate'e dönelim,Kate'de çıtır yıllarını çoktan geride bırakmış,Londra'da havalalında bir işi olan,sorunlu annesiyle sürekli ingilenen ve cevresinden ona bulunan koca adaylarıyla ümitsiz görüşmeler yapan bir kadındır.

Eeee,nerde birleşiyor bu hikaye?

Aslında tesadüflerle örülen bir aşk anlatımı filan yok! Pardon tesadüfler var da öyle çarpışıp,koklaşıp büyülendikleri sahneler yok filmde.Harvey Londraya indiği anda havaalanından cıkarken iki çift laf söylemek zorunda kaldığı bu kadını dönüş uçağını beklerken de görünce resmen,bariz kur yapıyor!
Seviyorum böyle filmleri.Adam beğeniyor kadını,asılıyor işte.Kaç yaşında olduğu önemli mi?Tamam biraz yaşlı ama ne de olsa eğlenceli biri!
Evet izlediğimiz şey sadece bu  iki hayattan ve hayattan ne bekleyip bazen ne alamadığımızdan ibaret!Çünkü birşeyler peşinde koşarken genelde ayağımıza dolanan fırsatları şansa çevirmiyoruz.Ya da şansımız bize önümüzde gülümserken arkadan  gelmesi gerekeni bekliyoruz.İşte film size böyle böyle şeyler hissettirebilir.

Dustin hoffman'ı izlemek de Kramer Kramer'e karşıyı ,Yağmur Adamı,hatırlatır."Vay Be" dedirtir,ne oyuncular vardı!