Aman Tanrım!!! Vampirler hortladı.(Vampirler için hortlamak kelimesi çok doğru bir tanım olmasa da :) durumu özetleyen en iyi cümle bu maalesef ) Her zaman beyazperdenin en karizmatik, en özenilesi korku karakterleri vampirler olmuştur. 

Nosferatu,Vampir filmlerinin en iyilerinden biri olmasının yanında,korku filmleri içinde de hatırı sayılır bir değere sahip.
1922 yılında çekilen Nosferatu tarihte bilinen ilk Vampir filmidir. Film Bram Stoker’in özgün bir uyarlaması olduğu halde kaynak belli etmemek adına Nosferatu ismi kullanılmıştır.1930'da Dracula olarak filmi yapılan, Bram Stoker’in Kont Drakula’sı, gelmiş geçmiş en karizmatik korku fenomenlerindendir. Coppola'nın Draculası da korku klasikleri arasındadır.Ann Rice romanından uyarlama olan Vampirle Görüşme’de acımasız ve bencil Lestat(Tom Cruise), yalnız ve vicdanlı Louis(Brad Pitt),Aristokrat Armand(Antonio Banderas) vampir karizmasını göklere çıkartıyorlardı.Vampir avcısı, iyi kalpli yarı vampir Blade karakteri ile
konu alt dallara ayrılmaya başlasa da filmde tüylerimizi kaldıran Frost gibi acımazsız vampirler bolca vardı.Çok uzun yıllardır, korku ve acımasızlık sembolu olmuş vampir karakteri, bu kez karşımıza Alacakaranlık serisi ile çok güçlü bir aşk hikâyesinin, iflah olmaz Romeosu “Edward Cullen “ olarak çıkıyor. Kitabın çığ gibi büyüyen okuyucu kitlesinin yanına kötü de olsa serinin ilk filmi Twilight(Alacakaranlık) çekilince, tam anlamıyla yer yerinden oynadı.

Vampirle Görüşme ünlü oyuncu kadrosuyla çok iddialı bir yapımdı.
Peki, nedir bu kadar ilgiyle takip edilen? İzleyici yorumlarına göz atacak olursak seri konu olarak, genelde gençleri hedef alsa da,30 yaş üstü izleyiciler de nasibini almışa benziyor. Filmi izleyip kendini 20’li yaşlarda hissedenler, karakterlerin yerinde olmak isteyenler bağıra çağıra ilk filme alkış tutuyorlar. Bunda tabi oyuncu seçiminin çok büyük etkisi var. Filmdeki herkes tam bir ekran yüzü, güzellik, çekicilik, cazibe ön planda.(Oyuncuların bu kadar ilgi göreceği öngörülmüş müydü orası meçhul tabi. Duyumlara göre Alacakaranlık yönetmeni Catherine Hardwicke,Robert Pattinson’u Edward Cullen olarak seçtiğinde, Submit Entertainment buna şiddetle karşı çıkmış. Bu çocuğu nasıl o mükemmel yaratık haline getirecekleri konusunda bayağı tartışmışlar.)Edebiyat çevreleri tarafından eleştiri yağmuruna tutulan Stephanie Meyer bütün bunlara rağmen 4 kitapla hala çok satanlar arasında. Konunun çok içine girip mantık hatalarını aramadan, dışardan bir bakış atacak olursak, dört kitap boyunca genç bir kızın tutkulu aşk hikâyesi anlatılıyor. Bu aşk hikâyesinin esas oğlanı, burjuva ve eğitimli bir vampir ailesinin, yetenekli ve süper yakışıklı vampir oğulları olunca, hikâyenin içine biraz da modern kurt adam efsaneleri serpiştirince; aslında bu ilgiye çok da şaşırmamak lazım.

Bu kadar çok yankı uyandıran serinin ardından tüm yapımcılar da kolları sıvayıp, güncel vampir hikâyeleri avına cıktı bile. Vampir dünyasını daldığı uykudan uyandıran Stephenie Meyer’e teşekkürler. Sayesinde daha çok Vampir filmi izleyeceğiz gibi gözüküyor.