Sinemasız hayat,tuzsuz popcorn gibidir...

30 Temmuz 2009 Perşembe

You,Me & Dupree


Sıkıldım, gercekten çook sıkıldım.Filmin ilk 15 dakikasından sonra benim için iyi bir seçim olmadığına karar vermiştim zaten ama belki fikrim değişebilir diye sonuna kadar izlemeye kararlıydım.(itiraf ediyorum final sahnesinde koptum ,pause tuşuna basmadan kalktım dolandım)ilk bakışta kadro kötü değil ve filmin isminin bana hatırlattığı şey Me Myself and Irene 'di;belki de bu yüzden izlemek istedim.Klasik romantik komedi filmine bir de buddy ilişkisi eklenmiş bu sefer ama hep aynı klişe Amerikan erkek arkadaş geyikleri,zengin ama aşık idealist kız (Kate Hudson)ve fakir ama gurulu erkek (Matt Dilon ) hikayesi üzerine de biraz zengin ve kötü baba (michael Douglas)karakteri ekleyelim.Michael Douglas zaten bu defterleri kapattı tam onun oyalanacağı türden bir rol.Kate Hudson'un güzelliği ve sevimliliği haricinde çekici bir taraf yok görüntülerde.Güzel bir ev ama nedense kasvetli renklerle döşenmiş.Artık ne filmi olursa olsun mekanlarda kullanılan objelerin görüntü zenginliği oluşturduğunu düşünüyorum.Hiç bir işe yaramayan arıza erkek arkadaş Dupree (Owen Wilson ) rolün hakkını veriyor mu? Veriyor bence.öyleki mütemadiyen evde verdiği rahatsızlıklardan ötürü kendisine gıcık bile oldum diyebilirim :) ve kendisine benim kadar gıcık olan evin hanımı da zavallı Dupree'ye bir anda acımaya karar veriyor(evlerini yaktıktan sonra hem de :) )bir anda Dupree saflarına geçip kocasına hayatı zindan edebiliyor.Bu mağdur koca da evine aldığı arkadaşını karısından feci halde kıskanıp ortalığı birbirine katıyor.Sonradan bir anda bu aklı başına gelen insan tabiki evliliği sarsılan dostuna yardım etmek için kolları sıvıyor.(işte o sıralarda benim filme olan limitli ilgim zaten bitmişti)En son sahnede Dupree 'yi yüzlerc insana bir seminer verirken görüyoruz.Bu seminer sizde de Manolya etkisi yarattı mı bilmiyorum ama bana fena halde Manolya'yı cağrıştırdı.Uzun lafın kısası filmi izlemezseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder