Little Ashes’i vakit kaybetmeden izledim.Film kurgu olarak başarılı ve abartısız.Etkileyici taraflara başlamadan oyuncu seçiminden bahsetmek istiyorum.Beni bu filmi izlemeye iten en önemli sebep tabi ki Dali’nin tarzı gibi gerçeküstü hayatının bir kesitinin nasıl perdeye aktarıldığı konusundaki meraktı.Açıkçası karşımda çok Dali bir oyuncu bekliyorum.Aman tanrım Salvador Dali’yi Hollywood’un yeni jönü Robert Pattinson oynuyor, ilk sahnede hayal kırıklığı (ilerleyen sahnelerde meşhur dali bıyığından başka herhangi bir makyaj efekti de kullanılmadan bildiğimiz Robert Pattinson) açıkçası Robert Pattinsonu sadece Twilight ta izledim ve popularitesinden ötürü kendisinden haberdarım.Twilight’ta öyle döktürülecek bir oyunculuk
Çok zor bir karakter yoktu zaten.Dali’yi nasıl oynar bu çocuk diye düşünmeden edemedim.
Ama şunu söyleyebilirim ki oyunculuk adına Robert Pattinson gelecek vaad ediyor.Bazı altından kalkılması zor ,cüretkar sahnelerde o kadar iyiydi ki sahnenin gerçekliğinden ben bile rahatsız oldum.Dali’nin o limitsiz ,anarşist tavırlarını çok iyi yansıtabilmiş.Ayrıca bu kadar genç ve bu kadar kariyerinin başındayken böyle eşcinsel sahneler içeren bir filmde oynaması da çok cesurca.Film bittikten sonra bu seçimin tek handikapının Robert Pattinson’un bu rol için çok genç olması olabileceğine karar verdim.(ya da belki de Ispanyol asıllı bir aktor seçilebilirdi,film dili Ispanyolca olabilirdi.) Federico Garcia Lorca ‘ya gelince Javier Beltran bence mükemmel bir seçim olmuş,çok iyi bir oyun çıkartmış o kadar ki ,hayal kırklığını,aşkını, Ispanya sevgisini ,özgürlük mücadelesini,sevgisini öyle bir aktarıyor ki replikler zayıf olsa da (1920lerde geçen sıra dışı sanatçıların yaşamlarını kesit alan bir filmde daha ağdalı daha ağır bir dil bekliyordum.) müthiş bir şekilde seyirciye aktarıyor ve çok seviyorsunuz Federico Garcia Lorca’yı. Film Salvador Dali'nin karmaşık yaşantısında Federico Garcia Lorca ve Luois Brunel ile ilişkileri üzerine dönüyor.Tarih ve sanat kitaplarında Dali'nin bu ilişkisinden çok derinlemesine bahsedilmez .Çeşitli sergilerinde ve bazı kaynaklarda bu ikilinin sanatsal ilişkisi hakkında bazı şeyler okumuştum.Fakat Garcia Lorca ve Salvador Dali arasındaki bu duygusal ilişkinin Dali'nin sanatsal hayatını nasıl etkilediğini filmde anladım.Bu iki sanatçı arasındaki yoğun duygusallık çok çarpıcı sahnelerle perdeye aktarılmış.Çok cesur,çok gerçek sahneler var.(zaten Dali 'yi konu alan bir film yapıyorsanız bence sarsıcılık çok önemli ) Film arasına serpiştirilmiş siyah beyaz İspanya zamanları 1920'li dönemlerin sıkıntılarını özetlemek adına başarılı,ama filmden önce o dönem İspanyası'nda yaşananlarla ilgili bilgi edinmek de fayda var.Başta da bahsettiğim gibi filmde hissedilen en zayıf yan filmin dili ve kullanılan repliklerin çok da şiirsel olmayışı.(bir açıdan da zaten herkes tarafından takip edilmeyen sanatsal konuları daha anlaşılır hale getirmek için aslında doğru bir yaklaşım)Tabi ki filmi İngilizce izlemek anlamak açısından çok büyük kolaylık ama yine de Dali'yi kendi dilinde seyretmek daha büyüleyici olur diye düşünüyorum.
Çok zor bir karakter yoktu zaten.Dali’yi nasıl oynar bu çocuk diye düşünmeden edemedim.
Ama şunu söyleyebilirim ki oyunculuk adına Robert Pattinson gelecek vaad ediyor.Bazı altından kalkılması zor ,cüretkar sahnelerde o kadar iyiydi ki sahnenin gerçekliğinden ben bile rahatsız oldum.Dali’nin o limitsiz ,anarşist tavırlarını çok iyi yansıtabilmiş.Ayrıca bu kadar genç ve bu kadar kariyerinin başındayken böyle eşcinsel sahneler içeren bir filmde oynaması da çok cesurca.Film bittikten sonra bu seçimin tek handikapının Robert Pattinson’un bu rol için çok genç olması olabileceğine karar verdim.(ya da belki de Ispanyol asıllı bir aktor seçilebilirdi,film dili Ispanyolca olabilirdi.) Federico Garcia Lorca ‘ya gelince Javier Beltran bence mükemmel bir seçim olmuş,çok iyi bir oyun çıkartmış o kadar ki ,hayal kırklığını,aşkını, Ispanya sevgisini ,özgürlük mücadelesini,sevgisini öyle bir aktarıyor ki replikler zayıf olsa da (1920lerde geçen sıra dışı sanatçıların yaşamlarını kesit alan bir filmde daha ağdalı daha ağır bir dil bekliyordum.) müthiş bir şekilde seyirciye aktarıyor ve çok seviyorsunuz Federico Garcia Lorca’yı. Film Salvador Dali'nin karmaşık yaşantısında Federico Garcia Lorca ve Luois Brunel ile ilişkileri üzerine dönüyor.Tarih ve sanat kitaplarında Dali'nin bu ilişkisinden çok derinlemesine bahsedilmez .Çeşitli sergilerinde ve bazı kaynaklarda bu ikilinin sanatsal ilişkisi hakkında bazı şeyler okumuştum.Fakat Garcia Lorca ve Salvador Dali arasındaki bu duygusal ilişkinin Dali'nin sanatsal hayatını nasıl etkilediğini filmde anladım.Bu iki sanatçı arasındaki yoğun duygusallık çok çarpıcı sahnelerle perdeye aktarılmış.Çok cesur,çok gerçek sahneler var.(zaten Dali 'yi konu alan bir film yapıyorsanız bence sarsıcılık çok önemli ) Film arasına serpiştirilmiş siyah beyaz İspanya zamanları 1920'li dönemlerin sıkıntılarını özetlemek adına başarılı,ama filmden önce o dönem İspanyası'nda yaşananlarla ilgili bilgi edinmek de fayda var.Başta da bahsettiğim gibi filmde hissedilen en zayıf yan filmin dili ve kullanılan repliklerin çok da şiirsel olmayışı.(bir açıdan da zaten herkes tarafından takip edilmeyen sanatsal konuları daha anlaşılır hale getirmek için aslında doğru bir yaklaşım)Tabi ki filmi İngilizce izlemek anlamak açısından çok büyük kolaylık ama yine de Dali'yi kendi dilinde seyretmek daha büyüleyici olur diye düşünüyorum.
SELİNCİM BLOGUN HAYIRLI OLSUN BEN DE BEKLERİM BLOGUMA...
YanıtlaSil