Sinemasız hayat,tuzsuz popcorn gibidir...

23 Şubat 2011 Çarşamba

Bireysel hayat üzerine sert eleştiri:127 saat



Aron Ralston adlı bir sporcunun yaşadığı bir kazadan kurgulanmış 127 saat filmi ile ilgili yazım,hikayenin bilinirliği sebebiyle spoiler gözönünde bulundurulmadan yazılmıştır.Hikaye hakkında herhangi bir bilginiz yoksa yazıyı filmden sonraya saklayabilirsiniz.

Bir stadyum dolusu insan,Kabeyi tavaf eden hacılar,sokaktaki kalabalık,metroya binenler,bunları neden izlediğimiz çok da umrumuzda değildi filmin en başında.Birarada olan ama kendileri için birşeyler yapan insanlar...Nerden çıktı şimdi bu neredeyse tek kişilik filmde bunları göstermek? Bunu unutmayın daha sonra aynen bu noktaya geri döneceğiz.
Aron Ralston'un hikayesini daha önce öğrenmiş olabilirsiniz.Extreme sporlarla uğraşan,başına buyruk,egosu binbeşyüz Aron,gayet bireysel olarak hayatını sürdürmektedir.Dere tepe,dağ bayır çılgınlar gibi gezebilmekte,çok güçlü olduğunu düşünmektedir.Yine bir gün kafasına eser ve kimselere haber vermeden Utah'dakı Blue John kanyonuna gitmek için yola çıkar.Güneşten kavrulmuş bir coğrafyada tek başında bisikletle 30 km yol yapıp eksik gedik alet edavatıyla yola hoplaya zıplaya devam eder.Aynı onun gibi kanyon kanyon gezen iki kızla karşılaşması çok sürmez.Kızları çok enerjik ve vurdum duymaz haliyle iki dakikada etkileyip,muhteşem bir suda beraber oynaşıp,kızları çok da begenmemesine rağmen onları etkilemek hoşuna gidiyor ve birazcık da dalgasını geçip yola devam ediyor Aron.Danny Boyle'nin gözüyle muhteşem resmedilmiş bu doğa parçası üzerinde yürüken,bir anda 400kg'lık bir kaya parçası ile kanyon yarığına düşüveren Aron'un sağ eli kaya parçası ile kanyon arasında sıkışıyor.Evet bu dakikadan sonra filmin tek starı James Franco ve 400kg lık kaya ile başbaşa kalıyoruz.Aron'un yanında pervasızca içip bitirdiği bir adet su tuluğu,yarısından biraz daha fazlası dolu su matarası ve bir adet de tavuklu sandviçi var.Kolunu oradan çıkarmasına imkan olmadığını anlaması için çok güçlü sandığı vucudunu epey bir hırpalıyor.Evet aslında Aron sandığı kadar fit ya da güçlü değil.127 saatlik bu maceranın başlamasıyla,Aron'un flashbacklerine şahit oldukça,onun çok sevdiği anne ve babasından ne kadar uzaklaştığını,birlikte küçükken piyano çaldığı kız kardeşiyle artık hiç ilgilenmediğini,çok sevdiği halde bireysel ve bencil hayatı yüzünden terk ettiği kız arkadasını görüyoruz.Hiç kimseye haber vermeden buraya geldiği için binlerce kere pişman oluyor.Onun nerden olacağını merak edecek bir arkadaşı bile yok.İş arkadaşı meraklanmaya başladığında o artık ölmüş bile olabilir.James Franco,bu zor filmin altından iyi kalkmış.Kamerasını çok seven zıpır Aron'un yüzündeki enerji,kaya altındaki 2. gününden sonra,derin pişmanlığa nasıl da dönüşüyor?Hayatını sorgulaması bu kadar zor koşullar altında mı olmalıydı?Sabah üşendiği için swiss çakısını çantasına atmadığı için bu kadar pişman olmak acaba Aron'u nasıl değiştirecek?
 Filmin en sıkı sahnesi ise üphesiz talk show sahnesi,müthiş bir sahne,Aron'un tam da düşüşe geçtiği nokta...
Şimdi başlangıçta izlediğimiz görüntülere geri dönelim.Binlerce insanın bir arada olduğu anlamsız kalabalığa ne kadar da ihtiyacı var şu anda Aron'un farkında mısınız?Her gün aynı saaatte kanyonun üzerinden geçen kuzgundan bile medet umuyor artık.Belki ofiste sabah masasına vuran güneşten yakınırken,şimdi 15 dakika kanyona vuran güneşe ayak parmak uçlarını uzatıyor.Bütün hayatını,uzaklaştıklarını ne kadar özlediğini hatırlıyor.Bunları hatırlaması için fazla sert bir teste tabi tutulmuş kendisi ama Danny Boyle bu hikaye üzerinden hepimize sesleniyor,o çok kibirli,başına buyruk,yanlız ve güçlü olduğunu düşünen Modern insana!

Bakın o Modern insan tek başında çaresizce bir yarıkta kaldığında,hayatta kalmak için nasıl mücadele veriyor.İdrarını içiyor,lenslerini tükürüğüyle ıslatıyor ve artık 5. gün gelecek hayatına dair hissettiği umuttan sonra kayanın altındaki kolunu 8cmlik made in china çakısı ile kesiyor.

Danny Boyle,içinize işleyecek,gözlerinizi açık tutamayacağınız bu sahnede bütün ustalığını ve gerçekliğini konuşturuyor.Gerçekliğin insanı bu kadar germesi çok rahatsız edici,zaten o da bu rahatsızlığı bütün seyirciye geçirmek istiyor.

Aron Ralston,kolunu kanyonda bıraktıktan 3 yıl sonra bugünkü eşiyle evleniyor ve çocukları oluyor.Hala dağcılık ve extreme sporlar yapıyor,artık nereye giderse gitsin bütün sevdiklerinin haberi var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder